IQNA

Araştırmacı yazar Kadir Akaras IQNA için kaleme aldı:

İran ile Suudi Arabistan ilişkilerinde yeni dönem

18:48 - May 10, 2023
Haber kodu: 3480248
İran İslam Cumhuriyeti ile Suudi Arabistan’ın, 10 Mart 2023’te Çin’in başkenti Pekin’de 4 saat süren görüşmelerin ardından diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edileceğinin açıklaması, bölgede yeni bir dönemin habercisi oldu.

10 Mart’ta sağlanan mutabakatın ardından Tahran-Riyad hattında hızlı bir normalleşme sürecine tanıklık ettik. Mutabakatın üzerinden bir ay geçmeden bu kez 6 Nisan’da iki ülke dışişleri bakanları yine Çin’de bir araya geldi. Bu normalleşme sadece diplomasi arenasında kalmadı. Ticaret, kültür ve spor alanlarında da normalleşme yeni adımları beraberinde getirdi.

Suudi Arabistan’ın 2015’te giriştiği Yemen’i işgal girişimi, Riyad için bölgede büyük bir sıkışmışlığı beraberinde getirdi. Suudiler, Yemen’e diş geçirmeyi başaramayınca, prestij kaybetmeden bir barış arayışına girdi. Ancak Suudiler bu barışın, İran’ın desteği olmadan sağlanmasının mümkün olmadığının da bilincindeydi.
Bu nedenle tüm kamuoyu, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn gibi bölge ülkelerinin Siyonist İsrail’le vardığı normalleşme anlaşmasının benzerini Riyad’dan beklerken, Suudi Arabistan tam aksi yönde bir adım attı. Böylece İsrail ve ABD’nin İran’ı bölgede yalnızlaştırma politikası büyük bir darbe almış oldu.
Amerika ve İsrail tarafından endişeyle karşılanan bu normalleşmenin Çin’in ev sahipliğinde sağlanması, bölgedeki Amerikan hegemonyasına da bir meydan okuma mesajı taşıdı. Amerika’nın bölgede oyun kurucu olduğu söylemi, İran-Suudi Arabistan normalleşmesinin Pekin’de sağlanmasıyla sarsılmış oldu.
Tahran-Riyad hattındaki ilişkilerin gelişmesi, Amerika ve İsrail’in İran’ı bölgesel bir savaşla tehdit ettiği ve nükleer anlaşmaya geri dönmek yerine savaş söylemlerini masada tuttuğu bir dönemde geldi. Bu nedenle İran’a yönelik askeri bir kamp oluşturmayı hedefleyen Siyonist İsrail ve Amerika, sağlanan normalleşmeden büyük endişe duydu.
Birçok İsrailli diplomat, İran’la Suudi Arabistan arasındaki normalleşme anlaşmasının Tel Aviv için endişe verici bir gelişme olduğunu itiraf etti. Siyonist rejimin eski başbakanı Yair Lapid de, İsrail için bu normalleşmenin kabus olduğuna işaret eden isimlerden biri oldu. Lapid’in normalleşme için, “Bu İsrail hükümetinin dış politikasının tam ve tehlikeli bir başarısızlığıdır. Bu, İran’a karşı inşa etmeye başlanan bölgesel savunma duvarının yıkılmasıdır” mesajını paylaşması, Tel Aviv’den bakıldığında varılan anlaşmanın nasıl görüldüğünün en net tezahürü oldu.
Öte yandan İran’ın son dönemde bölge ülkeleri ile başlattığı iyi ilişkiler dönemi sonrası, nükleer anlaşma görüşmeleri gündemden neredeyse tamamen düştü. Bu da Tahran’ın artık, imzalanacak bir nükleer anlaşmaya ihtiyaç duymadığının göstergesi. İran, başta Rusya ve Çin olmak üzere, bölge ülkeleri Türkiye, Suriye, Irak, Lübnan’la iyi ilişkilere sahip. Suudi Arabistan’la varılan normalleşme anlaşması da Tahran’a Körfez’in kapılarını sonuna kadar açtı. Başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere birçok bölge ülkesiyle de iyi ilişkiler kuran İran’ın, artık Avrupa ülkeleri ve Amerika’nın nükleer anlaşma konusunda atacağı adımlarla ilgilenmemesi, Batı’nın bölgedeki etkisinin giderek zayıfladığına işaret de ediyor.

captcha