Enfal Suresi; İslam'da cihadın gerçek anlamını açıklıyor

Dünyada aşırılıkçı grupların ortaya çıkması ve bu gruplar tarafından İslam adının kötüye kullanılması nedeniyle cihadın anlam ve kavramı savaş, şiddet ve öldürme gibi kelimelerle ilişkilendirilirken, İslam dini her zaman barış ve huzuru vurgulamaktadır. Ancak saldırganlara karşı cihadı gerekli görmüştür.

Kur'an-ı Kerim'in sekizinci suresinin adı "Enfal"dir. Bu sure Medeni ve 75 ayettir. Kur’an'ın 9. ve 10. cüzlerinde yer almaktadır. Enfal kelimesi ganimet almak anlamına  gelir ve bir surenin bu adla isimlendirilmesi bu kelimenin ilk ayette kullanılması hükümlerinin ifade edilmesinden kaynaklanmaktadır. Enfal Suresi, Enfal'in fıkhî hükümlerine ve halkın zenginliğine, humusa, cihada, mücahidlerin görevlerine, esirlere yapılan muameleye, savaş eğitiminin gerekliliğine ve müminin alametlerine değinir. Bu sure, Müslümanların müşriklerle ilk savaşından, yani Bedir savaşından sonra nazil olmuştur. Müslümanların cihadının ilki olan Bedir Savaşı  önemli bir olaydır. Savaş ve sonrasında esirlerin tedavisi ve ganimetlerin dağıtımı gibi emirleri içerir.

Enfal suresi 61. ayetinde şöyle buyruluyor: Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Barış ayeti olarak bilinen bu ifadeler, koşulsuz olarak, savaşta barışçıllığa karşı barışı sunmuştur, bu da önemini göstermektedir.

Bu ayet, İslam'ın savaşı ilke edinmediğini ve mümkün olduğu kadar barışı amaçladığını göstermektedir. Elbette Kur’an'ın diğer ayetlerinde düşmanların Müslümanların bu yaklaşımını kötüye kullanma yolu tartışılmaktadır.

Enfal Suresi'nin temel amacı, müminlerin, en önemli şartı Allah'a ve Peygamberine itaat olan Allah'ın görünmeyen yardımını kullanmalarının şartlarını belirtmek ve ayrıca Allah'ın emrine itaat ve itaatsizliğin sonuçlarına değinmektedir. Ayrıca Allah'ın verdiği sözleri mutlaka tutacağını vurgulamaktadır.

Bu surede, her zaman ve yerde cihada askeri, siyasi ve sosyal olarak hazır olunmasının gerekliliği gibi hususlara vurgu yapılmakta ve savaş kurallarının yanı sıra Müslümanlar arasındaki diğer mali meseleler de ele alınmaktadır.

İslam Peygamberi'nin (s.a.v) Mekke'den Medine'ye hicreti kıssası da bu surede zikredilen bir diğer konudur. Allah yolunda, Allah'a ve Peygamber'e güvenerek hicret eden kimseler de övülmektedir.